top of page

50 Metrekare: Gölge Oyunu

Salgın Netflix'in getirdiği piyasa koşullarının gelişmesiyle birlikte Türkiye pazarı her geçen gün değişiyor ve yerel halkın orijinal eserlerinin hakları da genişledi: Atiye'ye ve Hakan:Muhafız kuruluşu hayal kırıklığı yarattı. Firmanın yeni orijinal dizisi 50 metrekarelik bir alanı kaplayan ve Aşk101'in görece beğeni toplayan projesi. Bir Başkadır ile birlikte ilk kez halktan övgü toplayan film, tarzı diğer mekanlardan tamamen farklı. Burak Aksak'ın senaryosunu yazdığı ve son dört bölümü yönettiği dizinin yönetmen koltuğunda yer alan bir diğer isim ise Selçuk Aydemir. İkilinin imzaladığı Leyla ve Mecnun, İşler Güçler ve Çalgı Çengi'nin eserleri, sinemadaki ilişkileri ve gerçek hayattaki ilişkilerinin son dönem başarılı komedi çalışmaları arasında yer aldığını söylemek çok mümkün. Ancak Aksakak ve Aydemir'in sonraki tüm çalışmaları giderek hayal kırıklığı yaratsa da, şahsen sevdiğim bu üç eserin istisna olacağını düşünmeye başladı. Sadece 50 metrekare olmasına rağmen umudun varlığını gösteren tek veri, ancak bunlar Ramazan Güzeldir 'in (Ramazan Güzeldir) birlikte çalıştığı ve bu başarı örneğini temsil eden tek proje.

50m2: Gölge oyunu

50 metrekarelik alan, bize açık bir biçimde anti-kahraman bir anlatı sağlayacağını gösteriyor. İlk sahnede bir tetikçinin masum olduğuna inandığı bir insanı tereddüt etmeden vurduğunu görüyoruz, olay örgüsü boyunca onun ayak izlerini takip ediyoruz. Böylelikle Servet'in hayatının bir uzantısı olarak kirli işini tamamlamış bir ana çocukla tanışıyoruz, hayatı boyunca babasının yerini almış, ne geçmişi ne de kendine ait bir hayatı, hatta gerçek bir adı var. , o sadece gölgeyi aradı. Tüm bu karmaşada Gölge'nin yıllardır bir fotoğrafla ailesini aradığını ama bulamadığını ya da daha doğrusu Servet tarafından durdurulduğunu fark ettik. Olaydan sonra Shadow, kimliğini bulmak için küçük bir toplulukta saklanmak zorunda kaldı.

Dolayısıyla ikinci bölümde hem Burak Aksak'ın hem de Selçuk Aydemir'in mahalle temalarına aşina olduğunu görüyoruz. Özellikle Aksak'ın güvenli bölgesindeki mahalle olgusunu anlatabiliriz, zengin güzelliği ile diziye 90'ların veya 2000'lerin başlarının atmosferini katar. Ama aynı zamanda bir elin parmaklarını geçemeyen kadın karakterlerin sayısının erkeklerin hakimiyetinde olduğunu görüyoruz. Daha da ileri gitseniz de unutulmamalıdır ki anlatı bazen çok sorunlu hale gelebilir, sevdiği kıza araba sürmek gibi "erkek gözleri" diyebiliriz. Dolayısıyla durum daha da derinleşmeden ve olay farklı yönlere akmadan bu durumu terk etmek 50 metrekarelik zahmetten kurtarabilir.

Mahalleyi ana konum olarak tanımladığımızda, temanın bir gereği olan olay akışına daha fazla karakterin dahil edildiğini görüyoruz. İlk bakışta karakterleri zenginleştirmek çok hoş bir adım gibi görünüyor, ancak olay örgüsü geliştikçe bunların hikayenin gelişimi için sadece basit motivasyonlar olduğunu görüyoruz. Bunu görmezden gelmezsek, gölgeler dahil herhangi bir karakterin derinleşmesinin izleme zevkini azaltacağı gerçeğini göremeyiz. Sonuç olarak 50 metrekare bütün bir seri yapmak için yeterli değil. Ancak bu, bir oyuncunun performansında değil, yazma aşamasında bir sorun gibi görünüyor. Ayrıca özellikle destekleyici rolün çok iyi bir rol oynadığı söylenebilir. Öte yandan dizinin komedi olaylarının çoğunu Cengiz Bozkurt ve Tuncay Beyazıt çekmiş olsa da her iki karakter de zaman zaman sonlarını tekrar etmeye başladı.

"Gölge" nin anti-kahraman anlatımında 50 metrekarenin de kısmi bir başarı elde ettiğini belirtmekte fayda var. Kendini bulamayınca bambaşka bir kimlikle yaşamak zorunda kalan Gölge, tuzağa düştüğünü kabul ederek karanlık hayatını terk etmeye çalışarak kendini bulma sürecini başlattı. Olay karşısında gölgenin refleksi yavaş yavaş değişmeye başladı, örneğin bir katilin hayatını bağışladı ve katil onu öldürmeye ya da komşularına karşı özverili eylemlerde bulunmaya geldi. Devam eden çatışmasını iyilik ve kötülükle dengelemeye çalışırken karakterimizin daha kasvetli hale geldiğini gördük. Benzer şekilde Mesut'u gri eksene yerleştirmeye çalışın, Civan ve Servet gibi "kötü" karakterler de kahraman karşıtı anlatıları destekliyor. Ancak tüm bunlar, tıpkı karakter gelişimi gibi, sadece yüzeysel eylemlerdir.

Sonuç olarak, 50 metrekare ilginç ve genellikle akıcı bir anlatım sağlasa da, bazı bariz sorunlar nedeniyle ortalamanın üzerinde değil. Ama yine de bu dizi Burak Aksak'ın Leyla ve Mecnun'dan beri en iyi eseri oldu demezsek yalan söylemiş oluruz.

16 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Komentáře

Hodnoceno 0 z 5 hvězdiček.
Zatím žádné hodnocení

Přidejte hodnocení
Zarif arka plan

Doğduğunuz Tarihte Çıkan Filmler

bottom of page