Amerikan gıda endüstrisi için yetiştirilen bir tavuğun yaşamı yalnızca altı hafta sürüyor. Hareket etmelerinin imkansıza yakın olduğu daracık kafeslerde, hiç ışık görmeden hayatlarını geçiriyorlar. O kadar şişmanlatılmış durumdalar ki, kendi ağırlıklarını taşımaları, ayağa kalkmaları imkansız denebilir. Amerikalı bir çiftçinin kendi mısırını üretmesi söz konusu bile değil, yalnızca monsanto’nun genetiği değiştirilmiş ve patenti alınmış mısırını satın alıp yetiştirebilir alternatifi bulunmadığı için.
Amerika’da tüketilen etin hepsi yalnızca dört, beş büyük şirketten geliyor. tavukların göğüsleri büyüdükçe ve domatesler dayanıklılık adına genetik olarak değiştirildikçe, her yıl 73.000 amerikalıbir çok bakterinin kurbanı oluyor. Diğer yandan obezite tavana çıkmış durumda ve şeker hastalığı daha önce görülmemiş oranlara yükseliyor. Gıda ltd. amerikalıların marketlerden aldıkları yiyeceklerin aslında nereden geldiğini ve bunun gelecek nesillerin sağlığı için ne anlama geleceğini kendi bakış açısıyla anlatıyor. Aynı zamanda, bir takım şirketlerle devlet kurumları arasındaki dostane ilişkiyi yiyecek sektörüne nasıl aktarıldığını anlatıyor; tüketici sağlığına, tarıma, çiftçilere, hayvan haklarına ve çevreye düşman bir güya dostluğu. Türkiye’de gdo’lara karşı yürütülen kampanya döneminde bu filmi izlememiz özellikle oldukça önemli; bu anlamda gıda ltd. belgeseli bir tür harekete geçme çağrısı gibi bir belgesel. Ne yediğimize dair korkunç gerçekler başka bir dizi gerçekle iç içe geçiyor; endüstriye, sömürüye ve açgözlülüğe dair gerçeklerle gün yüzüne seriyor… Gıda ltd. uyandırıyor, şok ediyor ve mide bulandırıyor umarım farkındalık yaratır.
Σχόλια